İlişki, Aile ve Evlilik Danışmanlığı

İlişki, Aile ve Evlilik Danışmanlığı

Ailelerin, çiftlerin veya boşanma sürecindeki kişilerin karşılaştıkları sorunları çözmelerine yönelik olarak psikolojik danışmanlık hizmeti verilir. Her aile veya çift yaşamlarının belli dönemlerinde sıkıntılı zamanlar geçirip , desteğe ihtiyaç duyabilir Devamını Oku »

Depresyon

Depresyon

Yine de belirtmek gerekirki her insanın hayatının belirli dönemlerinde bu tür sıkıntılarının olabileceği unutulmamalıdır. Ama başa çıkmakta zorlanıldığı durumlarda bir uzmandan yardım almakta fayda vardır. Devamını Oku »

Bireysel Danışmanlık

Bireysel Danışmanlık

Danışmanlık süreci net hedeflerle başlar. Uzman ile danışan arasında sözlü bir anlaşma yapılır. Bu anlaşma danışmanlık sürecinin hangi sorunları çözmek ve her iki tarafında bu profesyonel ilişkide nasıl rol oynayacağı ile ilgilidir. Devamını Oku »

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU

Dikkat eksikliği belirli bir konuya odaklanamama ve dikkat dağınıklığıyla kendini gösteren bir bozukluktur. Devamını Oku »

 

DÜŞÜNCE BİÇİMİMİZİN DUYGULARIMIZA ETKİSİ

DÜŞÜNCE BİÇİMİMİZİN DUYGULARIMIZA ETKİSİ
images (11)

İnsan olarak bizler aynı dünyada benzer durumları yaşayarak içselleştiriyoruz. Bu yaşanmışlıkları kendi değerlendirme sistemimizden süzdükten sonra da bu yaşantılara yönelik yargılara varıyoruz. Bu mekanizma herkeste aynı şekilde işleseydi hepimiz tıpatıp aynı düşünür, aynı hareket şekilde hareket ederdik. Değerlendirme kıstasları çok çeşitli olmakla birlikte yoğunlukla iki ana yönde kümelenmektedir. Bu iki alan pozitif ve negatif düşüncedir. Tüm deneyimlerimizi pozitif ve negatif düşünme biçimimize göre yorumlarız. Yani aynı durumu yaşayan iki kişi konuyu farklı algılayabilir ve yaşananları başka bir şekilde aktarabilirler. Bu her iki düşünce biçimi de kullanım sıklığına bağlı olarak zamanla otomatikleşir ve davranışlarımızı güdümlemeye başlar. Bu bağlamda mutluluk veya mutsuzluk durumumuzun düşünce biçimimizle doğru orantılı olduğunu söyleyebiliriz.
Bizim için önemli bir sınava girerken, ya başarısız olursam, ya her şey çok kötü giderse, kendimi kötü hissedersem, sorular çok zorsa gibi düşüncelere sahip isek o sınavda başarı olasılığımızı düşürmüş oluruz. Rezil olmak, başarısız bulunmak şeklinde bir bakış açımız varsa, kaygılanmamız da kaçınılmazdır.

Düşünce ve duygularımız arasında büyük bir ilişki vardır. Düşüncelerimiz duygularımızın öncülüdür diyebiliriz. Bunun için de ilk adım düşüncelerimizi fark etmektir. Farklı hissettiğimiz zamanlarda, kendimize ‘Aklımdan ne geçiyor?’ sorusunu sorup, düşüncelerimizi fark etmeye odaklanarak, bakış açımızı değiştirmeye başlayabiliriz.
Düşünce → Duygu → Fizyolojik Tepki → Davranış
Hiçbir duygu durup dururken ortaya çıkmaz. Mutsuzluk, huzursuzluk, kaygı, öfke, nefret vs. duyguların önünde mutlaka olumsuz bir düşünce vardır. Bu olumsuz düşünce zamanla otomatik hale geldiği için beynimizden saniyenin milyonda biri hızla geçer. Bilinçaltımız bu otomatik düşünceyi algılar ve kaydeder. Yani biz farkına varmadan beynimizde bazı kimyasal reaksiyonlar gerçekleşir. Bu otomatik işlem olumsuz duyguları tetikler. Ardından organizmamız beyinden aldığı komutla fizyolojik tepkiler vermeye başlar. Bunlar istemsiz tepkiler kızarma, terleme, titreme, sesin yükselmesi, kalp atış hızının artması, soluk alışverişinin hızlanması gibi tepkilerdir. Örneğin bir tenkit karşısında “ben asla eleştirilemem” şeklinde bir yargınız varsa (ki bu sizin düşüncenizdir) öfkelenir (duygularınız harekete geçmiştir) ve kızarırsınız (istemsiz fizyolojik tepki kendini gösterir). Ardından sizi eleştiren kişiye psikolojik veya fiziksel saldırıda bulunabilirsiniz (ve karşınızda istemediğimiz davranış biçimi). Bu döngüyü kendi lehinize çevirmeniz ve kullanmanız da mümkündür. Aynı örnekte “eleştirilmek, benim hatalarımın farkına varmamı sağlar” şeklinde bir düşünce sizi sakinliğe (olumlu duygu) ve dinlemeye (olumlu davranış) yöneltir. Bunu başlangıçta bilinçli yaparak zamanla otomatik hale dönüştürebilirsiniz. Tıpkı yemek yapmak gibi. Başlarda en basit bir yemeği yaparken bile tarif kitabına sık sık bakıp adımları ona göre uygularken, zamanla otomatikleşir ve çok daha zor yemekleri bile tarife gerek kalmaksızın pişirebilirsiniz. Aslında yine düşünüyorsunuz fakat bilincinizden o kadar hızlı geçiyor ki fark edemiyorsunuz. Sonuç olarak tablo aynıdır fakat nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Bu düşünce sisteminiz yerleşmeye başladıkça çevrenizi ve kendinizi algılama biçiminiz de değişecektir.

TERAPİA PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE KİŞİSEL GELİŞİM MERKEZİ
iletişim; 0236 2378187